HaqqYolu
- Azerbaycan'daki müslümanlara yönelik zulümler, İslami mukaddesata
yapılan hakaretler düzenlenlenen bir yürüyüş ve eylemle protesto ediloi. Azerbaycan Hicab Tutsakları ile Dayanışma Komitesi tarafından
düzenlenen protesto eylemi, Levent Metrosu önünden Konsolosluğa kadar
yapılan bir yürüyüşle başladı.
Göstericilerin tekbir getirip "Rehbere Can Feda" "Siyonist Aliyev
Hesap Verecek" "Kahrolsun Aliyev Diktatörlüğü" "Diktatör Aliyev
Devrilecek" "Kahrolsun İsrail" "Kahrolsun Amerika" "Yaşasın Başörtü
Direnişimiz" "Samedov'a Selam Direnişe Devam" sloganlarını atarak
inglizce ve arapça yazılı dövizler taşıdı.
Azerbaycan konsolosluğunun İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğüne
başvurarak, düzenlenecek gösterinin konsolosluğun güvenliğini tehdit
ettiğinden, göstericilerin konsolosluğa yaklaşmalarının önlenmesini ve
yoğun güvenlik önlemlerinin alınmasını istediği öğrenildi.
Azerbaycan konsolosluğunun başvurusu sebebiyle çok sayıda emniyet
görevlisi konsolosluğun bulunduğu sokağın girişinde büyük bir barikat
kurarak, göstericilerin konsolosluğun yakınına yaklaşmasına izin
vermedi.
Protesto eyleminde Azerbaycan Hicab Tutsakları ile Dayanışma
Komitesi adına bir konuşma yapan Nureddin Şirin, Azerbaycan rejiminin
ahlaksız, soysuz, korkak ve faşist bir rejim olduğunu beilbelirterek
İslam ve müslümanların mukaddesatına ve aziz şahsiyetlerine hakaret
edenleri meydana çıkmaya çağırdı.
NUREDDİN ŞİRİN'İN KONUŞMASININ TAM METNİ:
Bismillahirrahmanirrahim
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun
Değerli kardeşlerim, dostlar, canlar!
Bizim buraya aslında sinemizde öfke dolu olarak geldiğimizi, şu
aşağımızdaki Azerbaycan konsolosluğunda bulunan konsolos ve konsolosluk
görevlileri, bunu çok iyi anladıklarından dolayı büyük bir korku, büyük
bir panik ve büyük bir endişe içerisinde, güvenlik kuvvetlerine ve
İstanbul’un mülki amirlerine "bu göstericileri bizim konsolosluğumuzun
uzağında tutun” diye baskı yaptılar. Dolayısıyla burada bir kez daha
belli oldu ki, evet bizim ellerimiz boş, elimizde hiçbir şey yok. Ama
yüreğimizdeki iman, İslam’ın mukaddesatına olan bağlılığımız, İslam’ın
şiarlarını koruma noktasındaki azim ve kararlılığımız, İslam’ın
değerlerini korumak için kendimizi feda etmeye hazır olmamız, duvarların
arkasındaki bu korkak zalimleri endişeye sevk etti. Onlar şimdi bizim
sesimizi duyuyorlar. Onlar bir diplomat olarak, diplomatik dokunulmazlık
zırhına da sahipler. O konsolosluk binasının da koruma altında olduğunu
biliyorlar.
Bizler İslam dünyasının değişik bölgelerindeki katliamlar, tecavüzler
üzerine Amerikan sefaretine gittik, Çin sefaretine gittik, siyonist
rejim sefaretine gittik, Rusya’nın sefaretine gittik ve onların dibine
kadar yaklaştık, protestomuzu yaptık ve geri döndük. Ancak İşte bu, hem
bir taraftan, Azerbaycan’da İslam’ın mukaddes değerlerine zalimce,
barbarca, soysuzca ve haylazca saldıran o Azerbaycan’ın faşist ve
siyonist yönetimi, başörtüsünü savundukları için ülkenin dindarlarını
topluca tutuklayıp ağır cezalara çarptıran o siyonist, o diktatör, o
firavun ALiyev rejimi, diğer taraftan o İslam ülkesinde, o İslam
şehrinda Eurovision adı altında eşcinsellere yürüyüş yaptırtacak kadar
alçalan o soysuz, haysiyetsiz, şerefsiz Azerbaycan rejimi, buradaki
konsolosluğunu devreye sokarak, dindar insanların Azerbaycan
konsolosluğuna yaklaşmalarından da korktuklarını ortaya koymuş oldu.
Bizim burada emniyet kuvvetlerindeki kardeşlerimizle bir sorunumuz
yok, olmaz da. Ama görüyorsunuz, burada önümüzde bir duvar gibi, kale
gibi oldular. Niçin, Azerbaycan yönetimi Ankara’sından İstanbul’una
kadar harekete geçip ne kadar korkak, ne kadar ödlek, ne kadar
haysiyetsiz, ne kadar şerefsiz olduklarını yansıttılar. Onlar aşağıda
sesimizi duyuyorlar şimdi.
Biz burada öfkemizi dile getiririz, öfkemizi haykırır ve geri
döneriz. Fakat o zalim Firavun Aliyev rejimi ve onun yandaşları
unutmasınlar ki dün Tunus’ta Zeyneblabidin bin Ali adlı bir diktatör
vardı. Mısır’da Hüsnü Mübarek adlı bir firavun ve diktatör vardı.
Ey Faşist Aliyev! Bak şimdi, Zeynelebidin Bin Ali nerede? Bak şimdi,
Hüsnü Mübarek nerede? Hüsnü Mübarek demir kafesler içerisinde
yargılanıyor. Soruyoruz sana, ey zalim Aliyev! Sırtını Şimon Peres’lere,
Siyonistlere dayayan, ama yönetici olmaktan öte, bütün dünya biliyor
ki, kumarbazlığı ile tanınan, haysiyetsizliği ve haylazlığı ile tanınan,
gazinolardan, barlardan, pavyonlardan çıkmayan Aliyev! Sen sırtını
Siyonistlere ve batıya dayayarak hem ülkende dindar insanlara
zulmedeceksin, başörtüsünü yasaklayacaksın, alimleri tutuklayıp
zindanlara atacaksın, işte senin sonun da Hüsnü Mübarek gibi demir
kafeslerin arkasında yargılanmak olacak, ya da Zeynelabidin bin Ali gibi
kaçacaksın, ya da öfke dolu Müslümanların öfke ateşinde yanıp
tutuşacaksın.
Azerbaycan’da, Bakü’de siyonist rejimin yetiştirmeleri ve beslemeleri
olan bir grup baktılar ki, başlarındaki Aliyev Siyonistlerle yatıp
Siyonistlerle kalkıyor. Peki kim bu Siyonistler? Filistin’in işgalcisi,
Kudüs’ün işgalcisi. Kim bu Siyonistler? Soykırımcı katliamcı. Gazze’yi
baştan başta kan gölüne çevirenler. Kim bu siyonitler? Gazze’ye insani
yardım götürmek için bundan tam iki sene önce yola çıkan Mavi Marmara
gemisindeki kardeşlerimizi kana bulayıp dokuz kardeşimizi şehid eden ve
onlarcasını da yaralayan terörist Siyonistler. İşte bu Siyonistler her
gün Bakü’de. Bir gün Peres gidiyor, bir gün Lieberman gidiyor, bir gün
de diğerleri. İşte, Aliyev rejiminin bu şekilde Siyonistlerle yatıp
kalktığını gören bir avuç haylaz, bir avuç soysuz, bir avuç kiralık ve
aşağılık unsur, Bakü’de İslam İnkılabı Rehberi Veliyy-i Emr-i Müslimin
İmam Hamenei’nin şahsiyetine alçakça saldırma cüret ve küstahlığını
gösterebiliyor.
Aliyev rejiminin meydana saldığı bu bir avuç haylaz ve soysuz önce
baştakine bir baksınlar. Azerbaycan yöneticileri denilen kişilere bir
baksınlar. Dünyada yolsuzluğu Azerbaycan rejimi kadar olan başka bir
rejim yok. Dünyada zalimliği, diktatörlüğü Azerbaycan rejimi kadar olan
başka bir rejim yok. Dünyada, ahlaksızlığı, arsızlığı ve namussuzluğu
Azerbaycan rejimi kadar olan başka bir rejim yok.
Eğer bu Aliyev denen diktatörde bir yürek varsa, konsoloslarını ve
adamlarını beton duvarlar arkasına gizlemesin. Eğer onlarda bir yürek
varsa emniyet kuvvetlerimizi önümüze çıkarmasın. Onlar neylerine
güveniyorlarsa, Washington’a mı güveniyorlar, Tel Aviv’e mi
güveniyorlar, Şimon Peres’e, Liberman’a mı, artık kime güveniyorlarsa,
gelsinler karşımıza çıksınlar. Biz tenimizdeki canımızda,
damarlarımızdaki kanımızda ve bedenimizde çarpan kalbimizde bir aşk, bir
sevda var. Değerlerimizin uğruna, mukaddesatımızın uğruna candan
geçeriz, baştan geçeriz. Ama değerlerimizi asla yalnız ve sahipsiz
bırakmayız.
Evet biz buraya bu öfkeyle, bunu haykırmaya geldik. Eğer onlar aziz
İslam rehberine, Veliyy-i Emr-i Müslimin’e hakaret etme cesaretini
gösterdilerse, gelsinler bizimle yüzleşme cesaretini de göstersinler.
Biz buraya onun için geldik.
Ey Azerbaycan rejiminin korkak, haysiyetsiz ve ödlek görevlileri!
Sözde konsoloslar! Tavşan gibi girdiniz oraya. Tavşanlardan daha da
korkaksınız. Tavşanların yanına beş metre de yaklaşsanız kaçmaz. Daha
çok yaklaşırsanız kaçarlar. Ama siz, yüz metre, beş yüz metre uzakta da
olsanız korkup kaçıyorsunuz. İşte bu kadar korkak, bu kadar aşağılık, bu
kadar haylaz, bu kadar haysiyetsiz, bu kadar şahsiyetsiz, bu kadar
ahlaksız ve bu kadar arsız insanlarsınız.
Bunlar sizin yanınızda kalmayacak. Yıktığınız camilerden,
susturduğunuz ezanlardan, tutuklayıp zindanlara attırdığınız alimlerden,
Samedov’lardan, Mikayilzade’lerden, Süleymanov’lardan, Bağırov’lardan…
Ve dahe niceleri. Şimdilerde yine birilerini hicabdan dolayı tutuklayıp
zindana attınız. Bakın, Türkiye’ye bakın. Bir zamanlar Türkiye’de de
başörtüsü yasağı uygulanıyordu. Bir zamanlar üniversitelerin önünde
başörtülü kızlar yerlerde sürükleniyordu. Ama zalimler şimdi hesap
veriyorlar. Mukaddesatımıza ellerini uzatanlar yargı önünde demir
kafesler arkasında hesap veriyorlar.
Ey Aliyev diktatörü! Ey o rejimin eğitim bakanı ve kurmayları! Siz
bugün orada başörtülü kardeşlerimize zulmederken, başörtüsünü
savunanları tutup zindanlara atarken, unutmayın o zindanlara yarın siz
gireceksiniz. O yargının önüne siz çıkacaksınız ve siz hesap
vereceksiniz. Bu hesap sizden bir gün mutlaka sorulacak.
Bu korkaklar, Azerbaycan’da işgal altındaki topraklarını kurtarmak
için cepheye koşmak isteyenleri tutup zindanlara atarlar. Ama kendileri
Ermeni Sarkisyan’la arkadan kucaklaşıp tokalaşırlar. % 20’dan fazla
Azerbaycan toprağı işgal altında. Madem ki sizde yürek var, cesaret var,
vatanseverlik var. Gösterseniz ya yüreğinizi. Gösterseniz ya
vatanseverliğinizi. Gösterseniz ya cesaretinizi. Ama biz kimi
tutukluyorsunuz, işgal altındaki Azerbaycan toprakları işgalden
kurtulsun diye mücadele edenleri. İşgal altındaki Azerbaycan toprakları
kurtulsun diye kendilerini kurban veren şehidlerin kardeşlerini.
Zindandakiler Karabağ şehidlerinin kardeşleri ve yakınları.
Ama Aliyev nerede? Onun bakanları nerede? Bu kumarbazlar ve
gazinocular nerede? Onlar da Dubai’de milyon milyon dolarla kendilerine
ve daha 5 yaşındaki çocuklarına yatlar, villalar, malikhaneler
alıyorlar. Karabağ’ı özgürleştirmek isteyen kardeşlerimiz zindanlarda,
ama vatan toprakları işgal altında olan Azerbaycan’ı yöneten o zalim,
hain, Siyonistler Dubai’den ailelerindeki çocuklarına kadar özel köşkler
alıyorlar. İşte bunların karakteri bu kadar. Bunlar korkmasın da kim
korkacak? Tavşanlardan da korkak, haysiyetsiz, aşağılık ve alçak
varlıklar…
Sizinle hesaplaşacağız. Çünkü tüm kırmızı çizgileri geçtiniz. Sizinle
hesaplaşmanın ne olduğunu yakında görürsünüz. Ya Zeynelabidin bin Ali
gibi olur kaçar ya da Hüsnü Mübarek gibi olur, demir kafeslerin
arkasında yargılanır hesap verirsiniz. İşte o günler gelecek!
Bacılarım kardeşlerim
Bugün Azerbaycan’da onlarca kardeşimiz hicabı savundukları, hicab
yasağı karşısında feryadlarını yükselttikleri için tutuklanıp zindanlara
konuldular. Onlar yalnız değiller, yalnız da kalmayacaklar. Biz buradan
onları selamlıyoruz. Yiğitlerimizi, azizlerimizi selamlıyoruz. Ama
onlar için, onların özgürlüğü için onlara yüreklerimizi de,
bileklerimizi de uzatacağız. Damarlarımızdaki kanı da uzatacağız. Dost
düşman herkes bunu görecek.
Onlar zulmetmekle, zorbalık yapmakla, böylesi zalimlik ve despotlukla
sadece kendi sonlarını hazırlamış oldular. İşte buraya bu
hassasiyetimizi bu öfkemizi göstermek için geldik. İslam duyarlılığı
ile, kardeşlik duyarlılığı ile, ümmet bilinci ile geldik. Allah ki
Kur’an’da buyuruyor: "Zulmedenler yakında nasıl bir inkılab ile sarsılıp
devrileceklerini göreceklerdir” Şüphesiz ki bu ayet aynı zamanda faşist
diktatör siyonist Aliyev için de geçerlidir. Biz de yakında bu firavun
ve diktatör rejiminin nasıl sarsılıp yıkılıp devrildiğine tanık
olacağız.
Hicab Tutsakları ile Dayanışma Komitesi adına, gösterdiğiniz hassasiyet dolayısıyla siz kardeşlerime teşekkürlerimi sunuyorum."
Protesto eyleminde, Azerbaycan'daki hicab yasağını protesto eden
konuşmasından dolayı tutuklanıp 12 yıl hapis cezasına çarptırılan İslam
Partisi Genel Başkanı Dr. Mövsüm Samedov'un konuşmasından bir bölüm
dinletildikten sonra, üzerinde "Siyonist Aliyev Diktatörlüğü" yazılı
kara bir çelenk konsolosluk binasını önüne bırakıldı.
www.velfecr.com/istanbuldan-rehbere-can-feda-feryadlari-video-6569h-tr.html -video
|